Milliyetçi Hareket Partisi
Alparslan Türkeş olan partinin günümüzdeki genel başkanı Devlet Bahçeli'dir. Amblemi kırmızı zemin üzerine üç beyaz hilaldir.
İdeolojisi
MHP'nin propagandalarının esasını İslam dininin şekillendirdiği Türk milliyetçiliğini temel alan gelenekçi-muhafazakâr niteliklere de sahip Dokuz Işık temsil etmektedir. Ülkücüler, idealizmin (ülkücülük) doruk noktalarına ulaştığı anti-kapitalist, anti-komünist, milliyetçi bir siyaseti savundu. Dokuz Işık arasında milliyetçilik en önemli yere sahipti.
9 Işık Doktrini
9 Işık Doktrini, Alparslan Türkeş tarafından Millî Doktorin Dokuz Işık olarak ortaya konulan ülkücülüğün ana ilkeleridir.
9 Işık doktrini, 1965'te Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi (CKMP)'nin, 1969 yılından itibaren de Milliyetçi Hareket Partisi (MHP)'nin programının temelini oluşturur.
Alparslan Türkeş bu tezini, başta kapitalizm, liberalizm ve komünizm olmak üzere yabancı doktorinler ve yönetim sistemlerine karşı bağımsız son Türk devletini koruyabilmek için, millî bir görüş etrafında birleşmek için ortaya koymuştur.
DOKUZ IŞIK’IN ESASLARI
Bağımsız son Türk devletini koruyabilmek için, milli bir görüş etrafında birleşmek zorundayız. Bu görüş Dokuz Işık görüşüdür. Dokuz Işıkçılar, Türk milletine, tarih ve kültürüne dayanan, ona inanan bir doktrindir. Bunun nasyonal sosyalizim ile hiç bir ilgisi yoktur. Türkiyemizin hızla kalkındırılması, çağlar üzerinden sıçrayarak Türk milletinin atom ve uzay çağına sokulması ile mümkündür. Bu da herşeyden önce dünya çapında çok üstün kaliteli ilim adamları ve yüksek teknisyenler kadrosu meydana getirmeye bağlı bulunmaktadır. Bizim inancımıza göre, yabancı memleketlerin şartları altında meydana getirilmiş bulunan yabancı doktrinler ve yönetim sistemleri taklit edilerek Türkiye´nin kalkındırılması sağlanamaz. Ne kapitalizm ve liberalizm, ne de komünizm Türkiye için yararlı olamaz. Türkiye´yi kalkındıracak sistem ve görüş ancak Türk milletinin özelliklerine uygun, müslüman Türk milleti realitesini göz önünde bulunduran ve modern ilim ve tekniği yol gösterici kabul eden milli bir görüş olmalıdır. Bunun kısaca formülü Türk emek potansiyelinin, milli üretim faktörlerine rasyonel bir şekilde bağlanması, devletin vatandaşlara üretim yollarını açarak bütün tedbirleri alması ve kolaylıkları temin etmesi ve milli gelirin artmasında kendisine düşen esas rolü oynamasıdır. İşte biz böyle milli bir doktrin sahibi bulunduğumuz iddia eden bir kadroyuz. Milli görüşümüzün adı “Dokuz Işık Doktrini” dir. Bu görüş dokuz ana ilkeye dayanmaktadır. Bu ilkeler sırasıyla şunlardır:
MİLLİYETÇİLİK
Her şey Türk milleti için, Türk milleti ile beraber ve Türk milletine göre sözleriyle özetlenebilecek, Türk milletine bağlılık, sevgi ve Türkiye devletine sadakat ve hizmettir.
ÜLKÜCÜLÜK
Türk milletini en ileri, en medeni, en kuvvetli bir varlık haline getirme ülküsüdür.
AHLAKÇILIK
Türk milletinin ruhuna, örf ve adetlerine uygun yüksek varlığını korumayı ve geliştirmeyi ön gören esaslara dayanır.
İLİMCİLİK
Olayları ve varlığı ön yargılardan ve art düşüncelerden sıyırarak ilim mentalitesi ile incelemek ve girişilecek her çesit faaliyette ilmi önder yapmak prensibidir.
TOPLUMCULUK
Her çesit faaliyetin toplumun yararına olacak şekilde yürütülmesi görüşüdür. İçtimai ve iktisadi olmak üzere iki ayrı bölümü kapsamaktadır. İktisadi görüş olarak mülkiyeti esas kabul eder, fakat mülkiyetin millet zararına kötüye kullanılmasına karşı olan bir görüşü belirtir. Karma ekonomiyi ve ana stratejik iktisadi faaliyetlerin devlet kontrolunda bulunmasını öngörür. Sosyal görüş olarak sosyal adalet düzeni, fırsat eşitliği, sosyal güvenlik ve sosyal yardımlaşma teşkilatı kurulmasını kabul eder.
KÖYCÜLÜK
Köyleri tarım kentleri haline birleştirerek kalkındırmayı öngörür. Köylünün tefecilerin elinden kurtarılması ve ihtiyacı olan kredi ve diğer yardımların sağlanması için kooperatifleşmeyi hedef alır. Bilhassa orman bölgesinde yaşayan köylüleri öncelikle ve hızla refaha kavuşturmak amacını güder.
HÜRRİYETÇİLİK VE ŞAHSİYETÇİLİK
Birleşmiş Milletler Anayasasında yazılı bütün hürriyetlerin sağlanmasını gaye edinmiştir. İnsanların şahsiyet olarak geliştirilmesini toplumun kalkınması için yararlı bir yol olarak kabul eder.
GELİŞMECİLİK VE HALKÇILIK
İnsanlar ve medeniyetler daima daha iyi, daha güzeli, daha mükemmeli istemek ve aramakla gelişir. Elde edinenle yetinmemek ve daima daha ilerisini istemek ve bunu elde etmek için gayret göstermek şuurudur. Ancak bu gayret ve çabalarda Türk milletinin tarihinden, milli benliğinden ve kökünden kopmadan yükselmek ve ilerlemek gayedir. Yapılacak her işte halka doğru, halkla beraber olmayı ilerlemenin, yükselmenin vazgeçilmez bir prensibi olarak kabul ederiz.
ENDÜSTRİCİLİK VE TEKNİKÇİLİK
Türk milletinin kalkınması için acele sanayileşmesi lazımdır.
Dokuz Işık görüşünün esasları gayet özet olarak bunlardır. Dokuz Işık, nasıl kapitalizmi, marksist sosyalizmi red ediyorsa, Nasyonal-sosyalizmi ve faşizmi de reddeder. Nasyonal-sosyalizim ve faşizim, kapitalizmin dejenere bir sapması olup, insan hak ve hürriyetlerine inanmayan gerici diktatörlüklerdir. Dokuz Işık ise, insan sevgi ve saygısına dayanır, ferdi ve iktisadi hürriyetleri bir bütün olarak gerçekleştirmek isteyen demokratik bir görüştür. İlahlaştırılmış faşist devletçiliğe, putlaştırılmış nazist ırkçılığa inanılmaz. Fosilleşmiş şöhretlerin yaptığı gibi siyasi kariyerinin belirli bir dönemde faşist, belirli bir döneminde kapitalist, diğer bir döneminde sosyalist olmak, düşüncenin politika ahlakında yoktur. Ülkücüler, Türk´e aşık, Türk vatanına aşık Dokuz Işıkçılardır. Amaçları bu kutsal vatan üzerinde Büyük Türk milletinin ebediyyen bağımsız yaşamasını sağlayacak milli görüşü çizmek, bunu savunmaktır.Alparslan Türkeşe göre Türk Kürt kardeştir ve turancılıkla bütün kardeş türk halklarının birliğini hedefler.
1969-1980 Yılları Arası
MHP, 8-9 Şubat 1969 günlerinde Adana'da yapılan genel kongrede Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi'nin adını Milliyetçi Hareket Partisi olarak değiştirmesiyle kurulmuştur. Büyük Kongreden sonra toplanan ilk genel idare kurulunda partinin amblemi "Üç Hilâl" olarak kararlaştırılmış ve aynı toplantıda MHP Gençlik Kolları için de "Hilâl içinde Kurt" amblemi benimsenmiştir. MHP'nin bir de Türklerin özgürlüğünü temsil ettiğine inanılan bozkurt işareti vardır.
MHP, 1969 ve 1973 genel seçimlerinde büyük başarılar sağlayamamıştır. Suat Hayri Ürgüplü kabinesinde "Türkeşçi" olarak tanımlanan üç bakan vardı: Mehmet Altınsoy, Hazım Dağlı, Mustafa Kepir. 1965 seçimlerinde parti %2,2 oy aldı. Milli Bakiye sistemiyle 11 milletvekili çıkardı. 1 senatörü vardı. 1968'de 14'lerden dört kişi partiden istifa etti. 1969 seçiminde Alparslan Türkeş Adana'dan milletvekili seçildi, 1973'e kadar MHP mecliste bir kişiyle temsil edildi. 1973 seçiminde 3 milletvekiliyle meclise girdi. 1 Nisan 1975'de 1. Milliyetçi Cephe Hükümeti (39. Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti)'ne girdi. Alparslan Türkeş ve Mustafa Kemal Erkovan kabinede yer aldı. 22 Temmuz 1977'de oy oranını %3.4’ten, % 6.4’e çıkartarak 16 milletvekiliyle mecliste grup oluşturdu ve senatoya bir üye soktu, bu seçimin ardından kurulan 2. Milliyetçi Cephe Hükümeti (41. Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti)'nde ise biri başbakan yardımcılığı olmak üzere beş bakanlıkla temsil edilerek büyük bir atılımda bulundu: Alparslan Türkeş (başbakan yardımcısı), Agah Oktay Güner, Cengiz Gökçek, Gün Sazak ve Sadi Somuncuoğlu.
Milliyetçi Hareket Partisi, milliyetçi muhafazakar tabana seslendi. MSP ile görüş farklılığı milliyetçilik üzerindeydi. Alparslan Türkeş "Başbuğ" olarak nitelendiriliyordu. MHP, ÜGD, MİSK ve Pol-Bir kuruluşlarıyla toplumsal örgütlenmeye gitti. Birçok MHP'li 1970'lerdeki çatışmalarda sol görüşlüler tarafından öldürüldü. Ülkücülerin çatışmalara çekilmesinin fitilini, Ankara Erkek Teknik Yüksek Öğretmen Okulu öğrencisi ülkücü Ertuğrul Dursun Önkuzu'nun sol görüşlü öğrencilerce 3 gün boyunca işkence edilerek, 23 Kasım 1970 tarihinde öldürülmesi olayı ateşledi. Bu olaydan sonra, sol görüşlü gençlerle, ülkücü gençler sık sık çatıştı. Ülkücü, gazeteci, yazar ve milletvekili İlhan Darendelioğlu, milletvekili ve bakan Gün Sazak, MHP İstanbul İl Başkanı Recep Haşatlı ve oğlu sol örgütlerin düzenlediği faili meçhul suikastlerde öldürüldüler.
MHP 1975'ten 12 Eylül Darbesine kadar bütün yurtta yaşanan terör olaylarında, Ülkü Ocakları'nın partiyle ilişkilendirilip suçlanmasıyla karşılaştı. Bozkurtlar veya "komando" olarak nitelenen gençler ile sosyalist sol militanların çatışması birçok kaynakta ülkenin bir iç savaşa sürüklendiği şeklinde yorumlandı ve askerler darbeden sonraki bildirilerinde en çok buna vurgu yaptılar. Bozkurtların baş sloganı Tanrı Türk'ü Korusun şeklindeydi. Parti bazılarınca nasyonal sosyalistlikle suçlandı, sol görüş taraftarlarınca faşistlikle itham edildi. Partililer her iki suçlamayı da reddetti ve Atatürk ilkelerine uygun olarak "Türk-İslam Ülküsü" (Ülkücülük) görüşünü savunduklarını dile getirdiler. MHP içindeki çalkantılarda görüşleri ırkçılığa yakın olarak tanımlananlar zamanla partiden atıldı. Türkeş, 1976'da Mekke'ye gidip hacı oldu. 1977'de Milli Selamet Partisi'nden umudunu kestiğini açıklayan Necip Fazıl Kısakürek'in desteğini kazandı. MHP'nin resmi günlük gazetesi Hergün gazetesiydi. Daha akademik olan Ortadoğu gazetesinde milliyetçi ve mukaddesatçı profesörler yazıyordu. Bayrak, Millet ve Milli Ülkü gazeteleri ile Adalet Partisi'nin yayın organları da partiye destek veriyordu. Töre dergisi partinin görüşlerini bilimsel tabanda araştırıyordu.
1993-günümüz
27 Aralık 1992'de, 1979 yılındaki delegeleriyle toplanan MÇP Kurultayı, Sadi Somuncuoğlu'nun tüm çabalarına karşın MÇP’nin feshine, 24 Ocak 1993 tarihinde yapılan olağanüstü kongreyle ise partinin adının MHP olarak değiştirilmesine karar vermiştir.
Aralık 1995 genel seçimlerinde % 8.2 oy alan MHP, % 10’luk seçim barajını aşamadığı için milletvekili çıkaramadı.
Alparslan Türkeş'in vefatından sonra, 6 Temmuz 1997’de yapılan olağanüstü kurultayda iki aday Alparslan Türkeş'in oğlu Tuğrul Türkeş ile Devlet Bahçeli arasında yapılan seçim yarışını Devlet Bahçeli kazandı ve genel başkanlığa seçildi.
MHP, 1999 Türkiye genel seçimleri'nde % 17.98 oy alarak DSP’nin ardından en çok oy alan ikinci parti oldu ve 129 milletvekili çıkardı. Kurulan DSP-ANAP-MHP koalisyonunda, biri başbakan yardımcılığı olmak üzere 12 bakanlık alarak, ikinci büyük koalisyon ortağı oldu. 5. Bülent Ecevit Hükümeti'ne katılırken Rahşan Ecevit'le sorun yaşayan MHP, yine de koalisyonda uyumla çalıştı, ancak ekonominin çökmesi üzerine dışarıdan getirilen Kemal Derviş ile uyuşamadı. Eylül 2002'ye gelindiğinde TBMMde 125 milletvekili kalmıştı.
Daha sonra iktidardayken Genel Başkan Devlet Bahçeli'nin aldığı 3 Kasım seçim kararı ile seçime gidildi. 2002 Türkiye genel seçimleri MHP için büyük bir yıkım oldu ve %18 olan oy oranı %8.3'e düştüğünden MHP parlamentoya giremedi.
2007 Türkiye genel seçimleri'nde %14.29 oy alarak 71 milletvekilliği kazanmış ve mecliste yeniden grup kurmuştur. 2009 Türkiye yerel seçimleri'nde, biri büyükşehir olmak üzere 10 ilin belediye başkanlığını, toplamda da 490 belediye başkanlığı kazanmıştır.
Milliyetçi Hareket Partisi (MHP), 1969 yılında kurulan, Türk-İslam ülküsü ve Türk milliyetçiliğini savunan aşırı sağ siyasi partidir. Kurucusu İdeolojisi
MHP'nin propagandalarının esasını İslam dininin şekillendirdiği Türk milliyetçiliğini temel alan gelenekçi-muhafazakâr niteliklere de sahip Dokuz Işık temsil etmektedir. Ülkücüler, idealizmin (ülkücülük) doruk noktalarına ulaştığı anti-kapitalist, anti-komünist, milliyetçi bir siyaseti savundu. Dokuz Işık arasında milliyetçilik en önemli yere sahipti.
9 Işık Doktrini
9 Işık Doktrini, Alparslan Türkeş tarafından Millî Doktorin Dokuz Işık olarak ortaya konulan ülkücülüğün ana ilkeleridir.
9 Işık doktrini, 1965'te Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi (CKMP)'nin, 1969 yılından itibaren de Milliyetçi Hareket Partisi (MHP)'nin programının temelini oluşturur.
Alparslan Türkeş bu tezini, başta kapitalizm, liberalizm ve komünizm olmak üzere yabancı doktorinler ve yönetim sistemlerine karşı bağımsız son Türk devletini koruyabilmek için, millî bir görüş etrafında birleşmek için ortaya koymuştur.
DOKUZ IŞIK’IN ESASLARI
Bağımsız son Türk devletini koruyabilmek için, milli bir görüş etrafında birleşmek zorundayız. Bu görüş Dokuz Işık görüşüdür. Dokuz Işıkçılar, Türk milletine, tarih ve kültürüne dayanan, ona inanan bir doktrindir. Bunun nasyonal sosyalizim ile hiç bir ilgisi yoktur. Türkiyemizin hızla kalkındırılması, çağlar üzerinden sıçrayarak Türk milletinin atom ve uzay çağına sokulması ile mümkündür. Bu da herşeyden önce dünya çapında çok üstün kaliteli ilim adamları ve yüksek teknisyenler kadrosu meydana getirmeye bağlı bulunmaktadır. Bizim inancımıza göre, yabancı memleketlerin şartları altında meydana getirilmiş bulunan yabancı doktrinler ve yönetim sistemleri taklit edilerek Türkiye´nin kalkındırılması sağlanamaz. Ne kapitalizm ve liberalizm, ne de komünizm Türkiye için yararlı olamaz. Türkiye´yi kalkındıracak sistem ve görüş ancak Türk milletinin özelliklerine uygun, müslüman Türk milleti realitesini göz önünde bulunduran ve modern ilim ve tekniği yol gösterici kabul eden milli bir görüş olmalıdır. Bunun kısaca formülü Türk emek potansiyelinin, milli üretim faktörlerine rasyonel bir şekilde bağlanması, devletin vatandaşlara üretim yollarını açarak bütün tedbirleri alması ve kolaylıkları temin etmesi ve milli gelirin artmasında kendisine düşen esas rolü oynamasıdır. İşte biz böyle milli bir doktrin sahibi bulunduğumuz iddia eden bir kadroyuz. Milli görüşümüzün adı “Dokuz Işık Doktrini” dir. Bu görüş dokuz ana ilkeye dayanmaktadır. Bu ilkeler sırasıyla şunlardır:
MİLLİYETÇİLİK
Her şey Türk milleti için, Türk milleti ile beraber ve Türk milletine göre sözleriyle özetlenebilecek, Türk milletine bağlılık, sevgi ve Türkiye devletine sadakat ve hizmettir.
ÜLKÜCÜLÜK
Türk milletini en ileri, en medeni, en kuvvetli bir varlık haline getirme ülküsüdür.
AHLAKÇILIK
Türk milletinin ruhuna, örf ve adetlerine uygun yüksek varlığını korumayı ve geliştirmeyi ön gören esaslara dayanır.
İLİMCİLİK
Olayları ve varlığı ön yargılardan ve art düşüncelerden sıyırarak ilim mentalitesi ile incelemek ve girişilecek her çesit faaliyette ilmi önder yapmak prensibidir.
TOPLUMCULUK
Her çesit faaliyetin toplumun yararına olacak şekilde yürütülmesi görüşüdür. İçtimai ve iktisadi olmak üzere iki ayrı bölümü kapsamaktadır. İktisadi görüş olarak mülkiyeti esas kabul eder, fakat mülkiyetin millet zararına kötüye kullanılmasına karşı olan bir görüşü belirtir. Karma ekonomiyi ve ana stratejik iktisadi faaliyetlerin devlet kontrolunda bulunmasını öngörür. Sosyal görüş olarak sosyal adalet düzeni, fırsat eşitliği, sosyal güvenlik ve sosyal yardımlaşma teşkilatı kurulmasını kabul eder.
KÖYCÜLÜK
Köyleri tarım kentleri haline birleştirerek kalkındırmayı öngörür. Köylünün tefecilerin elinden kurtarılması ve ihtiyacı olan kredi ve diğer yardımların sağlanması için kooperatifleşmeyi hedef alır. Bilhassa orman bölgesinde yaşayan köylüleri öncelikle ve hızla refaha kavuşturmak amacını güder.
HÜRRİYETÇİLİK VE ŞAHSİYETÇİLİK
Birleşmiş Milletler Anayasasında yazılı bütün hürriyetlerin sağlanmasını gaye edinmiştir. İnsanların şahsiyet olarak geliştirilmesini toplumun kalkınması için yararlı bir yol olarak kabul eder.
GELİŞMECİLİK VE HALKÇILIK
İnsanlar ve medeniyetler daima daha iyi, daha güzeli, daha mükemmeli istemek ve aramakla gelişir. Elde edinenle yetinmemek ve daima daha ilerisini istemek ve bunu elde etmek için gayret göstermek şuurudur. Ancak bu gayret ve çabalarda Türk milletinin tarihinden, milli benliğinden ve kökünden kopmadan yükselmek ve ilerlemek gayedir. Yapılacak her işte halka doğru, halkla beraber olmayı ilerlemenin, yükselmenin vazgeçilmez bir prensibi olarak kabul ederiz.
ENDÜSTRİCİLİK VE TEKNİKÇİLİK
Türk milletinin kalkınması için acele sanayileşmesi lazımdır.
Dokuz Işık görüşünün esasları gayet özet olarak bunlardır. Dokuz Işık, nasıl kapitalizmi, marksist sosyalizmi red ediyorsa, Nasyonal-sosyalizmi ve faşizmi de reddeder. Nasyonal-sosyalizim ve faşizim, kapitalizmin dejenere bir sapması olup, insan hak ve hürriyetlerine inanmayan gerici diktatörlüklerdir. Dokuz Işık ise, insan sevgi ve saygısına dayanır, ferdi ve iktisadi hürriyetleri bir bütün olarak gerçekleştirmek isteyen demokratik bir görüştür. İlahlaştırılmış faşist devletçiliğe, putlaştırılmış nazist ırkçılığa inanılmaz. Fosilleşmiş şöhretlerin yaptığı gibi siyasi kariyerinin belirli bir dönemde faşist, belirli bir döneminde kapitalist, diğer bir döneminde sosyalist olmak, düşüncenin politika ahlakında yoktur. Ülkücüler, Türk´e aşık, Türk vatanına aşık Dokuz Işıkçılardır. Amaçları bu kutsal vatan üzerinde Büyük Türk milletinin ebediyyen bağımsız yaşamasını sağlayacak milli görüşü çizmek, bunu savunmaktır.Alparslan Türkeşe göre Türk Kürt kardeştir ve turancılıkla bütün kardeş türk halklarının birliğini hedefler.
1969-1980 Yılları Arası
MHP, 8-9 Şubat 1969 günlerinde Adana'da yapılan genel kongrede Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi'nin adını Milliyetçi Hareket Partisi olarak değiştirmesiyle kurulmuştur. Büyük Kongreden sonra toplanan ilk genel idare kurulunda partinin amblemi "Üç Hilâl" olarak kararlaştırılmış ve aynı toplantıda MHP Gençlik Kolları için de "Hilâl içinde Kurt" amblemi benimsenmiştir. MHP'nin bir de Türklerin özgürlüğünü temsil ettiğine inanılan bozkurt işareti vardır.
MHP, 1969 ve 1973 genel seçimlerinde büyük başarılar sağlayamamıştır. Suat Hayri Ürgüplü kabinesinde "Türkeşçi" olarak tanımlanan üç bakan vardı: Mehmet Altınsoy, Hazım Dağlı, Mustafa Kepir. 1965 seçimlerinde parti %2,2 oy aldı. Milli Bakiye sistemiyle 11 milletvekili çıkardı. 1 senatörü vardı. 1968'de 14'lerden dört kişi partiden istifa etti. 1969 seçiminde Alparslan Türkeş Adana'dan milletvekili seçildi, 1973'e kadar MHP mecliste bir kişiyle temsil edildi. 1973 seçiminde 3 milletvekiliyle meclise girdi. 1 Nisan 1975'de 1. Milliyetçi Cephe Hükümeti (39. Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti)'ne girdi. Alparslan Türkeş ve Mustafa Kemal Erkovan kabinede yer aldı. 22 Temmuz 1977'de oy oranını %3.4’ten, % 6.4’e çıkartarak 16 milletvekiliyle mecliste grup oluşturdu ve senatoya bir üye soktu, bu seçimin ardından kurulan 2. Milliyetçi Cephe Hükümeti (41. Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti)'nde ise biri başbakan yardımcılığı olmak üzere beş bakanlıkla temsil edilerek büyük bir atılımda bulundu: Alparslan Türkeş (başbakan yardımcısı), Agah Oktay Güner, Cengiz Gökçek, Gün Sazak ve Sadi Somuncuoğlu.
Milliyetçi Hareket Partisi, milliyetçi muhafazakar tabana seslendi. MSP ile görüş farklılığı milliyetçilik üzerindeydi. Alparslan Türkeş "Başbuğ" olarak nitelendiriliyordu. MHP, ÜGD, MİSK ve Pol-Bir kuruluşlarıyla toplumsal örgütlenmeye gitti. Birçok MHP'li 1970'lerdeki çatışmalarda sol görüşlüler tarafından öldürüldü. Ülkücülerin çatışmalara çekilmesinin fitilini, Ankara Erkek Teknik Yüksek Öğretmen Okulu öğrencisi ülkücü Ertuğrul Dursun Önkuzu'nun sol görüşlü öğrencilerce 3 gün boyunca işkence edilerek, 23 Kasım 1970 tarihinde öldürülmesi olayı ateşledi. Bu olaydan sonra, sol görüşlü gençlerle, ülkücü gençler sık sık çatıştı. Ülkücü, gazeteci, yazar ve milletvekili İlhan Darendelioğlu, milletvekili ve bakan Gün Sazak, MHP İstanbul İl Başkanı Recep Haşatlı ve oğlu sol örgütlerin düzenlediği faili meçhul suikastlerde öldürüldüler.
MHP 1975'ten 12 Eylül Darbesine kadar bütün yurtta yaşanan terör olaylarında, Ülkü Ocakları'nın partiyle ilişkilendirilip suçlanmasıyla karşılaştı. Bozkurtlar veya "komando" olarak nitelenen gençler ile sosyalist sol militanların çatışması birçok kaynakta ülkenin bir iç savaşa sürüklendiği şeklinde yorumlandı ve askerler darbeden sonraki bildirilerinde en çok buna vurgu yaptılar. Bozkurtların baş sloganı Tanrı Türk'ü Korusun şeklindeydi. Parti bazılarınca nasyonal sosyalistlikle suçlandı, sol görüş taraftarlarınca faşistlikle itham edildi. Partililer her iki suçlamayı da reddetti ve Atatürk ilkelerine uygun olarak "Türk-İslam Ülküsü" (Ülkücülük) görüşünü savunduklarını dile getirdiler. MHP içindeki çalkantılarda görüşleri ırkçılığa yakın olarak tanımlananlar zamanla partiden atıldı. Türkeş, 1976'da Mekke'ye gidip hacı oldu. 1977'de Milli Selamet Partisi'nden umudunu kestiğini açıklayan Necip Fazıl Kısakürek'in desteğini kazandı. MHP'nin resmi günlük gazetesi Hergün gazetesiydi. Daha akademik olan Ortadoğu gazetesinde milliyetçi ve mukaddesatçı profesörler yazıyordu. Bayrak, Millet ve Milli Ülkü gazeteleri ile Adalet Partisi'nin yayın organları da partiye destek veriyordu. Töre dergisi partinin görüşlerini bilimsel tabanda araştırıyordu.
1993-günümüz
27 Aralık 1992'de, 1979 yılındaki delegeleriyle toplanan MÇP Kurultayı, Sadi Somuncuoğlu'nun tüm çabalarına karşın MÇP’nin feshine, 24 Ocak 1993 tarihinde yapılan olağanüstü kongreyle ise partinin adının MHP olarak değiştirilmesine karar vermiştir.
Aralık 1995 genel seçimlerinde % 8.2 oy alan MHP, % 10’luk seçim barajını aşamadığı için milletvekili çıkaramadı.
Alparslan Türkeş'in vefatından sonra, 6 Temmuz 1997’de yapılan olağanüstü kurultayda iki aday Alparslan Türkeş'in oğlu Tuğrul Türkeş ile Devlet Bahçeli arasında yapılan seçim yarışını Devlet Bahçeli kazandı ve genel başkanlığa seçildi.
MHP, 1999 Türkiye genel seçimleri'nde % 17.98 oy alarak DSP’nin ardından en çok oy alan ikinci parti oldu ve 129 milletvekili çıkardı. Kurulan DSP-ANAP-MHP koalisyonunda, biri başbakan yardımcılığı olmak üzere 12 bakanlık alarak, ikinci büyük koalisyon ortağı oldu. 5. Bülent Ecevit Hükümeti'ne katılırken Rahşan Ecevit'le sorun yaşayan MHP, yine de koalisyonda uyumla çalıştı, ancak ekonominin çökmesi üzerine dışarıdan getirilen Kemal Derviş ile uyuşamadı. Eylül 2002'ye gelindiğinde TBMMde 125 milletvekili kalmıştı.
Daha sonra iktidardayken Genel Başkan Devlet Bahçeli'nin aldığı 3 Kasım seçim kararı ile seçime gidildi. 2002 Türkiye genel seçimleri MHP için büyük bir yıkım oldu ve %18 olan oy oranı %8.3'e düştüğünden MHP parlamentoya giremedi.
2007 Türkiye genel seçimleri'nde %14.29 oy alarak 71 milletvekilliği kazanmış ve mecliste yeniden grup kurmuştur. 2009 Türkiye yerel seçimleri'nde, biri büyükşehir olmak üzere 10 ilin belediye başkanlığını, toplamda da 490 belediye başkanlığı kazanmıştır.
- Rikki 06 Ekim
- Mustafa Yolaşan 26 Eylül
- George Russell 25 Eylül
- Nevhiz 23 Eylül
- Oscar Piastri 21 Eylül
- Burhan Uygur 17 Eylül
- Tiger Woods 14 Eylül
- Mazhar Alanson 53
- Farah Zeynep Abdullah 33
- Erdal Gürbüz 31
- Biricik Suden 28
- Murat Boz 26
- Bige Önal 23
- Yunus Emre Genç 20
- Ayşe Özgün 16
- Tuğçe Kurşunoğlu 16
- Müfit Can Saçıntı 13
- Ahu Tuğba 12
- Erol Ekici 11
- Kate Upton 11
- Sadettin Saran 11
- Bennu Erez 10