FB TW PIN NWS
BioRank 9334

Muhyiddin İbnü'l-Arabi

Doğum tarihi : 28.Temmuz.1165 Ölüm tarihi : 10.Kasım.1240
Muhyiddin İbnü'l-Arabi kaç yaşında öldü : 75
Kilo & Boy :
Burcu : Aslan
Meslek : Din Adamı, Yazar
Muhyiddin İbnü'l-Arabi doğum yeri : Murcia, Endülüs Devleti (İspanya)
Ölüm yeri : Şam, Eyyûbîler Devleti (Suriye)

Muhyiddin İbnü'l-Arabi Biyografisi

Muhyiddin İbnü'l-Arabi, bir İslam düşünürü, mutasavvıf, yazar ve şairdir. Şeyhü'l Ekber unvanıyla da tanınır. Endülüslü Muhyiddin İbnü’l Arabi, mistik düşünceleri ve derin felsefi bakış açısıyla tanınan bir İslam âlimi ve sufidir.

İbnü’l Arabi’nin adı genellikle kerametleriyle de anılmaktadır. İbn Arabi’nin yaşadığı dönemde ve sonrasında, kerametleri ve öngörüleri büyük dikkat çekmiş ve tartışılmıştır. Öngörüleri, sosyal, politik ve doğal olaylara dair öngörüler içermesinden dolayı, insanların merakını ve dikkatini çekmiştir.

Muhyiddin İbnü'l-Arabi, 28 Temmuz 1165 tarihinde, günümüzde İspanya sınırları içinde kalan Murcia şehrinde doğmuştur. Tam adı; Muhyiddin Muhammed bin Ali bin Muhammed el-Arabî et-Tâî el-Hâtimî'dir ve Şeyhü'l Ekber unvanı ile bilinir. Endülüs Devleti'nin hüküm sürdüğü İspanya topraklarında doğan Muhyiddin İbnü'l-Arabi, 8 yaşında ailesi ile birlikte İşbiliye (Sevilla) şehrine göç etti. Ailesi Arap Tayy kabilesine mensuptu. Yakın cedleri hakkında fazla bir şey bilinmiyorsa da, anne ve baba tarafından nüfuz ve itibar sahibi kimseler olduğu anlaşılıyor. Akrabaları arasında tasavvufî bilgilere sahip kimseler vardı.

Muhyiddin İbnü'l-Arabi, Endülüs'te bir süre daha kaldıktan sonra, seyahate çıktı. Şam, Bağdat ve Mekke'ye giderek orada bulunan tanınmış alim ve şeyhlerle görüştü. 1182'de Kurtuba’da İbni Ruşd ile görüştü. Bu görüşmeyi eserinde anlatır. Bu İbni Ruşd’ün bilgi'nin akıl yolu'yla elde edileceğini söylemesiyle meşhur olduğu yıllardır. 17 yaşındaki genç Muhyiddin gerçek bilgi'nin sadece aklımızdan gelmediğine, böyle bir bilginin daha çok ilham ve keşf yoluyla elde edilebileceğine inanmıştı.

Muhyiddin İbnü'l-Arabi, bu senelerde 'Ebu Ali Hasan Şekkaz' isminde bir şeyh'le tanıştı. Bu zat küçük yaşlardan itibaren ibadete başlayan, Allah korkusu taşıyan, hayatında bir kerecik olsun ‘ben’ dememiş olan ve uzun uzun secde eden bir kimsedir. Muhyiddin o ölene kadar onunla sohbete devam etti. 1182-1183 yıllarında İşbiliyye’ye bağlı Haniyye’de 'Lahmî' isimli bir şeyhden, bu zatın adını taşıyan bir mescidde Kur'an dersi aldı.

Muhyiddin İbnü'l-Arabi, 1184-1185 yıllarında 'Ureynî' isimli bir şeyh’le tanıştı. Eserlerinde Ondan ilk hocam diye bahseder, çok faydalandığını söyler. 'Ureynî', Ubudiyet (kulluk) meselesinde derin bir bilgiye sahipti. Bu yıllarda 'Martili' adlı bir şeyhten de istifade etti. Ureynî O’na:’Sadece Allah’a bak’ derken Martilî ‘Sadece Nefsine bak, nefsin hususunda dikkatli ol, ona uyma’ diye öğüt vermişti. Martilî’ye bu zıt önerilerin içyüzünü sordu. Bu zat, kendi nasihatinin doğruluğunda ısrar edecek yerde, ‘Oğlum, 'Ureynî'’nin gösterdiği yol, doğru yolun ta kendisidir. Ona uyman lazım. Biz ikimiz de, kendi halimizin gerekli kıldığı yolu sana göstermişizdir’ dedi.

Bu yıllarda İşbiliyye’de Kordovalı Fatma adında yaşlı bir kadına (tanıştıklarında 96 yaşındadır) 14 sene hizmet etti.

Muhyiddin İbnü'l-Arabi, 1190 yılında İşbiliyye’deyken hastalanıp okuma kabiliyyet'ini kaybetti. İki yıl bu halde kaldıktan sonra 1193 yılında (589 Hicri) Sebte Şehri'ne giderek orada ahlak makamına erdiğini söylediği İbnu Cübeyr ile tanıştı. Bir süre sonra İşbiliyye’ye döndü. 1196'da Fas’a gitti. Orada yaptığı Seyahatler sırasında büyük şöhret kazandı. 1198'de tekrar Endülüs’e geçti. Gırnata Şehri dolaylarındaki Bağa kasabasında Şekkaz isimli bir şeyhi ziyaret etti.

1199-1200'de İlk defa Hac için Mekke’ye gitti. Hac’dan sonra Mağrib’de, oradan da Becaye'de geçti. Bir süre sonra tekrar Mekke’ye geldi ve "Ruhu’l-Kuds", "Tacu'r-Rasul" adlı eserlerini yazdı.

1204'de Medine, Musul, Bağdat'da bulundu. Musul'da, "et-Tenezzülatu'l-Musuliyye"yi yazdı. Musul’dan ayrıldıktan sonra Konya’ya geldi. Orada tanıştığı Sadreddin Konevi’nin dul annesi ile evlendi. Konya’da iken "Risaletü’l-Envar"ı yazdı.

İbn Arabî ilk evliliğini Endülüs'teki Benû Abdûn kabilesinden Meryem ile yaptı. İbn Arabî'nin hayatından, onun bir kaç defa evlendiği anlaşılmaktadır. Fakat o karısı ve çocukları hakkında eserlerinde çok az bilgi vermiştir. Daha sonra Harameyn Emiri Yunus b. Yusuf’ın kızı Fatma ile de evlenen İbn Arabî'nin bu evlilikten çocuğu olduğu bilinmektedir. Konya’da iken Sadreddin Konevi’nin dul annesi ile evlendi. Oğullarından Sadeddin Muhammed 1221'de Malatya'da doğmuştur ve 1288'de Şam'da vefat ettiği zaman Şam'ın kuzeyindeki Salihiye köyünde babasının yanıbaşına gömülmüştü. 1269'da vefat eden diğer oğlu İmamuddin Ebu Abdullah Muhammed, Salihiye medresesinde ruhunu teslim etmiş ve babasının yanında toprağa verilmişti. Ayrıca Zeyneb isminde bir kızından da bahsedilmektedir.

Konya’da iken Anadolu Selçuklu Devleti Sultanı I. Gıyaseddin Keyhüsrev tarafından hürmet ve ikram gördü. Sonra Mısır’a geçti. Orada Futuhat-ı Mekkiye'deki sözlerinden ötürü Mısır uleması tarafından hakkında verilen idam fetvasıyla yüz yüze gelince gizlice oradan kaçtı. Tekrar Mekke’ye geldi ve burada bir süre kaldı. Bağdat ve Halep’de bir süre dolaştıktan sonra 1215 yılında tekrar Konya’ya geldi.

1220 yılında Şam’a yerleşti. Zaman zaman civar şehirlere seyahatler yaptı. Şam'da kendisinin Fütuhat'tan sonra en büyük eseri olarak kabul edilen Fusus'u 1230 yılında kaleme aldı. İbn Arabi bu eseri rüyasında Peygamber'den ümmetine aktarmak üzere aldığını belirtir.

Muhyiddin İbnü'l-Arabi'nin en bilinen öğretilerinden biri "Vahdet-i Vücud" (Varlığın Birliği) öğretisidir. Bu öğretiye göre bütün varlık, Tanrı'nın yansımaları olarak görülür ve varlık ile Tanrı arasında bir ayrım olmadığı savunulur. Bu görüş, hem destekleyenler hem de eleştirenler arasında yoğun tartışmalara yol açtı.

Muhyiddin İbnü'l-Arabi, 10 Kasım 1240 tarihinde Şam, Suriye'de 75 yaşında ölmüştür. Mezarı Şam şehri dışında Kasiyun dağı eteğindedir. Daha sonra iki oğlunun da gömüldüğü bu yer sonraki devirlerde Şam bölgesinde yaygınlık kazanmaya başlayan tasavvuf karşıtı akımların oluşturduğu aleyhte propagandalar neticesinde bakımsız kalarak unutulmaya yüz tuttu.

1516 yılında I. Selim (Yavuz Sultan Selim), Mısır seferi dönüşünde uğradığı Şam’ı da Osmanlı toprağı yaptığında oraya türbe, camii ve imaret inşa ettirdi. Muhyiddin İbnü'l-Arabi’nin bulunduğu türbenin kubbesinde -İbn Arabi'nin kendisine ait olduğu iddia edilen- 'bütün yüzyıllar yetiştirdikleri büyük insanlarla tanınır, benden sonraki yüzyıllar benimle anılacak' mealindeki bir beyit yazılıdır. Abdülhamit II tarafından tamir ettirilen türbe bugün de şeyhi sevenlerce ziyaret edilmektedir.

Eserleri
- Fütûhat-ı Mekkiyye fi Esrâri'l-Mahkiyye ve'l Mülkiye
- Fusûsu'l-Hikem
- Kitabu'l-İsra ilâ Makâmi'l-Esrâ
- Muhadaratü'l-Ebrâr ve Müsameretü'l-Ahyâr
- Kelamu'l-Abâdile
- Tacu'r-Resail ve Minhacu'l-Vesâil
- Mevaqiu'n-Nucûm ve Metali' Ehilletü'l-Esrar ve'l-Ulûm
- Ruhu'l-Quds fi Münasahati'n-Nefs
- et-Tenezzülatü'l-Mevsiliyye fi Esrari't-Taharat ve's-Salavat
- Kitabu'l-Esfar
- el-İsfar an Netaici'l-Esfar
- Divan
- Tercemanu'l-Eşvak
- Kitabu Hidayeti'l-Abdal
- Kitabu Taci't-Terâcim fi İşarati'l-İlm ve Lataifi'l-Fehm
- Kitabu'ş-Şevâhid
- Kitabu İşarati'l-Qur'an fi Âlaimi'l-İnsan
- Kitabu'l-Ba'
- Nisabü'l-Hiraq
- Fazlu Şehâdeti't-Tevhîd ve Vasfu Tevhîdi'l-Mükinîn
- Cevâbü's-Sual
- Kitabu'l-Celal ve hüve Kitabu'l-Ezel
- Kitâbu'l-Cem ve't-Tafsîl fî Esrâri'l-Ma'ânî ve't-Tenzîl
- eş-Şeceretü'n-Nu'mâniyye

Muhyiddin İbn’ül Arabi’nin Osmanlı Devleti’nin kuruluşuna dair verdiği müjde, dikkate değer bir konudur. Konuyla ilgili Ahmed Cevdet Paşa’nın anlattığına göre, Muhyiddin İbn’ül Arabi, Osmanlı Devleti henüz kurulmadan yetmiş yıl önce bu devletin geleceği hakkında bir müjde verir. Osmanlı’dan sonra 100 yıl duraklama olacak. Sonra kurulacak devlet ise 10 devlet gücünde olacaktır.

Müjdeyi Muhyiddin İbn’ül Arabi, ilm-i cifir adı verilen simgesel bir bilgiyle Kur’an-ı Kerim’deki bazı ayetlerden çıkarmıştı. Üstelik Osmanlı Beyliği henüz var olmadığı bir dönemde bile Muhyiddin İbn’ül Arabi, eserinin ismini “eş-Şeceratü’n-Nu’mâniyye fi’d-Devleti’l-Osmâniyye” (Osmanlı Devleti’nde Soy Ağacı) olarak belirlemişti.

Ayrıca bu eserde, Osmanoğulları’ndan ilk halifenin Yavuz Sultan Selim Han’ın olacağı gibi bazı olaylara dair öngörüler de bulunmaktadır. Muhyiddin İbn’ül Arabi’nin eserinde, sadece Osmanlı Devleti’nin kuruluşundan bahsetmekle kalmayıp, gelecekte Osmanlılar devrinde gerçekleşecek birçok olayı öngördüğü rivayet edilir. Örneğin, Şam ile Mısır’ın fethedilmesi ve Yavuz Sultan Selim’in Şam’a girmesiyle kendi kabrinin gün yüzüne çıkacağı, Hafız Paşa’nın dokuz aylık kuşatmasına rağmen Bağdat’ı alamayıp, fethin 40 gün içinde IV. Murat’a nasip olacağı gibi olaylar önceden işaretlenmiştir.

Ayrıca, Sultan Abdülaziz’in öldürüleceği gibi birçok olay, simgelerle ifade edilmiş bir şekilde belirtilmiştir. Türkler hakkında ise, “Türkler için zafer ve mutluluk vardır” ifadesi yer almaktadır. Bu, Muhyiddin-i Arabî’nin eserinde gelecekte gerçekleşecek bazı olayları öngördüğüne dair anlatılanlardan sadece birkaçıdır.

Muhyiddin İbnü’l Arabi’nin ve benzer kehanet uzmanlarının öngörüleri, kuraklık, yoksulluk gibi olumsuz senaryolara işaret ederken, artan ölüm vakaları da dikkat çekiyor. Özellikle Türkiye ve dünya için yapılan bu kehanetler, önümüzdeki yılın potansiyel zorluklarını ve değişimlerini tahmin etmeye çalışanların dikkatini çekiyor.

İkamet ettiği Endülüs’ten sonra Şam, Bağdat ve Mekke’ye yapmış olduğu seyahatlerde tanınmış âlimler ve şeyhlerle görüşmeler yaptı. Babası, kendisinde bir değişim fark ettiğinden İbnü’l-Arabi’yi görmek isteyen filozof İbni Ruşd’den bahsetmişti. İbni Ruşd, gerçek bilginin sadece akıl yoluyla elde edilebileceğini iddia ederken, İbn Arabi ise gerçek bilginin sadece akıl yoluyla değil, daha çok tasavvuf aracılığıyla elde edilebileceğini savunuyordu. Sonrasında Sufizmi benimsedi ve hayatını tamamen maneviyata adadı.

Söz konusu kitapta en dikkat çekici kısım ise 2023 yılının kuraklık, az yağış ve mali zorluklar getirecek bir yıl olacağına işaret etmesi. 2023 yılında Türkiye genelinde kuraklık nedeniyle belediyeler ve bakanlıklar su tasarrufuna ve kuraklıkla mücadeleye dair duyurular yaptı. Önemli öngörü ise, 2023’te yer sarsıntılarına yapılan atıftır. Türkiye, 6 Şubat 2023 tarihinde Kahramanmaraş merkezli korkunç bir deprem yaşadı.

2024 kehanetlerine gelindiğinde, Hicri yılbaşının salı gününe denk gelmesi durumunda batı ülkelerinde karışıklıkların artacağı öngörülüyor. Yine çekirge istilasına dikkat çekiliyor. 2024 yılında mali zorlukların devam edeceği ve insanlar arasında ölümlerin artacağı kaydediliyor. Toplumlarda fitne ve karmaşa artacak, insanlar olayların ardından yorgunluk hissedecek. İlimde bazı gelişmelerin ve ilerlemelerin olacağı belirtiliyor.

Muhyiddin İbnü’l-Arabî’ye göre, insanlar bu yıl (2024 yılı) kendilerine düzen verip doğal düzene uygun yaşarlarsa, Allah’a yaklaşırlarsa, birbirlerini severlerse, doğaya ve hayvanlara hizmet ederlerse, Rabbimiz onlara bazı kolaylıklar lütfedecektir.
Adı geçen kolaylıklar arasında şunlar olacak:
Süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalar artacak.
Tarımda verimlilik artacak.
Birçok yerden sular fışkıracak.
Altın para miktarı artacak.
Bağlar düzelecek, tarım ve hayvancılıkta artış olacak.
Ticaret ve alım-satım faaliyetleri çoğalacak.


Kaynak:Biyografi.info

Muhyiddin İbnü'l-Arabi için yapılan aramalar

Muhyiddin İbnü'l-Arabi, Muhyiddin İbnü'l-Arabi biyografi, Muhyiddin İbnü'l-Arabi hayatı, Muhyiddin İbnü'l-Arabi özgeçmişi, Muhyiddin İbnü'l-Arabi hakkında, Muhyiddin İbnü'l-Arabi doğum yeri, Muhyiddin İbnü'l-Arabi fotoğraf, Muhyiddin İbnü'l-Arabi video, Muhyiddin İbnü'l-Arabi resim, Muhyiddin İbnü'l-Arabi kimdir?, Muhyiddin İbnü'l-Arabi kaç yaşında?, Muhyiddin İbnü'l-Arabi nereli, Muhyiddin İbnü'l-Arabi memleketi