FB TW PIN NWS

I. Meşrutiyet

23 Aralık 1876 - 14 Şubat 1878


Meşrutiyet, padişahın kontrolü altında anayasalı parlamento idaresidir. Osmanlı Devleti 23 Aralık 1876'dan 14 Şubat 1878'e kadar meşrutiyet idaresi ile yönetilmiş ve bu döneme I. Meşrutiyet denilmiştir.


17. yüzyıldan beri toprak kaybedilmesi ve Osmanlı maliyesinin kötüye gidişi aydın kesimin dikkatini çekiyordu. Avrupa'ya gönderilen ve burada batı tarzı eğitim alan bir kesim, Yeni Osmanlılar adı altında bir grup oluşturmuşlardı. Komuoyunu etkileri altına almış ve çıkardıkları gazeteler ile düşüncelerini yayma yoluna gitmişlerdi.


Osmanlı Devleti'nde süre gelen karışıklıkların ve dış ülkelerin müdahalelerinin arttığı, Hırıstiyan tebaanın yoğun olduğu Bosna-Hersek'de isyanların başladığı, Bulgaristan'da karışıklıkların artması ve bunu kullanmak isteyen Sırbistan-Karadağ'ın Osmanlı Devleti'ne savaş ilan ettiği bir dönemdir.


1789 Fransız Devrimi ile yükselen özgürlük ve ulusçuluk düşüncelerinin en çok etkilediği devletlerden biri Osmanlı Devleti'dir. Avrupa Devletleri ve Çarlık Rusyası zaman zaman bu hareketleri desteklediler. Özellikle Çarlık Rusyası Ortodoks tebaanın koruyucusu görevini üstlenmişti. Gayrimüslimlerin haklarının korunması ve dış müdahalelerin azalması için daha önce 1839'da Tanzimat Fermanı, 1856'da ise Islahat Fermanı yayınlanmıştı.


Namık Kemal, Ali Suavi ve Ziya Paşa gibi Avrupa'da eğitim görmüş aydınlar, bu gidişatın Meşrutiyet yönetimi ile düzelebileceğini savunuyorlardı. 30 Mayıs 1876 tarihinde Abdülaziz'i tahttan indirilip yerine, Meşrutiyeti ilan ediceğine söz veren Abdülhamit II'in tahta geçmesinde büyük rol oynadılar.


Abdülhamit II tahta çıkışından çok kısa bir süre sonra Meşrutiyet sisteminin en büyük parçası olan anayasanın hazırlanması için çalışmalara başladı. 23 Aralık 1876'da ilk anayasa olan ve Meşrutiyet'in başlangıcı sayılan Kanun-i Esasi ilan edildi.


Üyelerinin seçimle seçildiği Meclis-i Mebusan ve üyelerinin padişah tarafından atandığı Ayan Meclisi açıldı. Kanun-u Esasi'nin kabul ve ilan edilmesinden sonra, 1877 yılının başında, ilk mebus seçimleri yapıldı. Yapılan seçimler sonunda, 69'u değişik milliyetlere mensup Müslüman, 46'sı gayrimüslim olmak üzere, 115 milletvekilinden meydana gelen Meclis-i Mebusan, 40 kişi yerine 26'sı tayin edilen Ayan Meclisi oluşturuldu. Meclis-i Mebusan ve Ayan Meclisinden meydana gelen Meclis-i Umumi, 20 Mart 1877'de dolmabahce-sarayi'nın muayede salonunda, padişahın konuşmasıyla açıldı. Ancak sadece iki dönem çalışabildi.


1877-78 Osmanlı-Rus Savaşı (93 Harbi)'nin başlaması ve meclisde çıkan tartışmaların ülkenin ve devletin durumunu tehlikeye atabileceği sebebiyle 113. maddeye dayanılarak birçok kişi sürgüne gönderildi. 14 Şubat 1878'de meclisler fesedildi. Ancak Kanun-i Esasi'nin birçok maddesi yürülükte kalarak anayasal düzen devam ettirildi. Bu da bunu geçici bir önlem olduğunun göstergesiydi.

Kanun-i Esasi şekil olarak halka özgürlük sunarken egemenlik kayıtsız şartsız Osmanlı ailesindir ifadesi eklenmiştir. Halk yönetime katılırken parti kurma ve toplantı kurma haklarından men edilmiştir. Hükümet padişaha karşı sorumlu tutulmuş ve meclisi açma-kapama yetkisi padişaha verilmiştir. Böylece meclis Anayasal değişiklik yaparken dahi Monarşik yapıyı kanunla koruma altına alma hatasına düşmüştür.

Aydınlık hareketi olan Genç Osmanlıların süreçteki aktiflikleri yadsınamaz. Özgürlük ve aydınlık fikirlerle ülkelerine dönen bu idealist grup devletin çöküşünün durdurulması için çalışmalara başlamışlardır. Osmanlı bu dönemde Avrupa’daki diğer çok uluslu imparatorluklar gibi çözülmemek için bu fikirlere sırtını dönemezdi. Hıristiyan ve diğer gayrimüslim halk devlete küstürülemez. Böylece Avrupalı devletlerin sözde yabancı uyruklu vatandaşların korunması kisvesi altında Osmanlının iç işlerine karışması da önlenecektir. Çıkarılan yenilikçi anayasa ile birlikte halk padişah ile birlikte söz hakkına sahip olduğunda “eşitlikçi yapı huzursuzlukları azaltacaktır” düşüncesi hakimdir.

İlk Osmanlı Mebusan Meclisi 20 Mart 1877 tarihinde açılmış ve çalışmalarını 14 Şubat 1878’e kadar sürdürmüştür. I. Meşrutiyet Abdülhamit II tarafından 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı (93 Harbi) gerekçe gösterilerek meclis kapatılmış ve meşrutiyetin ilk bölümü kapatılmıştır. Abdülhamit II tarafından yönetilen bu istibdat döneminde yönetime aykırı fikir ve yazı bildirenlere hapis ve sürgün cezaları verdi. Abdülhamit Han genellikle bu baskıcı dönemiyle tanınmaktadır.


Meşrutiyet’in ilanı ve Osmanlı tarihinin ilkleri…
Osmanlı vatandaşları Meşrutiyetin ilanı ile ilk defa seçme-seçilme hakkı kazanmışlardır.
Meşrutiyetin ilanı ile birlikte halk, padişahın yanında yönetime ortak olmuştur.
Osmanlı’da Mutlakıyetçi yapı sona ererek Meşrutiyetçi yönetim dönemi başlamıştır.
Hem Osmanlı hem de Türk tarihinin ilk anayasası olan Kanun-i Esasi (1876) ilan edilmiştir.
Daha önce padişahın tek söz sahibi olduğu Mecliste halkı temsil eden Meclis-i Mebusan üyeleri söz sahibi olmuşlardır.


Abdülhamit II tahta çıktığı esnada ortalık çok karışıktı. Çünkü Rusya Panislavist propaganda ile Hersek’i 1875’te bir isyana sürüklemişti. Balkanlara yayılan bu isyan zehri nedeniyle İngiltere, Paris Antlaşmasına katılan ülkelere sorunların çözülmesi adına yeni bir konferans çağrısında bulundu. Yapılan girişim ve görüşmeler sonunda konferansın İstanbul’da toplanmasına karar kılındı. 23 Aralık 1876 tarihinde toplanan konferansta Sırbistan ve Karadağ’ın topraklarının genişletilmesi, Bosna-Hersek ve Bulgaristan’da özerk yönetim gibi kararlar alınmasına rağmen Osmanlı Devleti kabul etmedi. Alınan kararların veto edilmesi nedeniyle 20 Ocak 1877 tarihinde konferans dağıldı. Durum kötüye gidince Osmanlı içindeki bir kurul Anayasa hazırlığı içine girdi. Kanun-i Esasi tam da İstanbul Konferansının çalışmalara başlayacağı 23 Aralık 1876 tarihinde ilan edildi. Fakat Kanun-i Esasi ve Meşrutiyetin ilanı konferansın çalışmalarını durduramadı ve Avrupalı devletler ikna olmadılar.