58 yıllık destan yeniden sahnede: Keşanlı Ali ye akademik dokunuş
2022-04-23
58 yıllık destan yeniden sahnede: Keşanlı Ali’ye akademik dokunuş
Atatürk Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi (GSF) Sahne Sanatları Bölümü akademisyen ve öğrencileri, sahneledikleri 'Keşanlı Ali Destanı' ile ayakta alkışlanıyor. Prof. Dr. Ayşe Pınar Aras'ın yönetmenliğini yaptığı müzikal oyun GSF Gösteri Merkezi'nde haftada iki gün seyirci ile buluşuyor.
Cumhuriyet dönemi Türk edebiyatının önde gelen yazarlarından Haldun Taner’in başyapıtlarından olan ve dünyanın birçok ülkesinde sahnelenen Keşanlı Ali Destanı’ adlı oyun bu kez Atatürk Üniversitesi’nde sahneleniyor.
Atatürk Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi (GSF) Sahne Sanatları Bölümü akademisyen ve öğrencileri tarafından sahneye konulan ‘Keşanlı Ali Destanı’, tiyatroseverler tarafından ayakta alkışlanıyor. GSF Gösteri Merkezi’nde haftada iki gün seyirci ile buluşan oyun Öğretim Görevlisi Selim Cinisli’nin dekor, Bekir Beğen’in kostüm, Fatih Yarşi’nin ışık tasarımı ile izleyenleri adeta büyülüyor.
58 YIL SONRA YENİDEN ÖZGÜN MÜZİK YAPILDI
Atatürk Üniversitesi GSF Sahane Sanatları Bölüm Başkanı Prof.Dr. Ayşe Pınar Aras’ın yönettiği oyunda, GSF Sahne Sanatları Bölümü’nde eğitim gören öğrenciler rol alıyor. Türk tiyatrosunun klasiklerinden olan ‘Keşanlı Ali’nin 1964 yılında Yalçın Tura tarafından bestelenen müzikleri de yenilendi. GSF Sahne Sanatları Bölümü öğretim görevlilerinden Orhan Kaplan, ‘Keşanlı Ali Destanı’ için 58 yıl sonra yeniden özgün müzik yaptı. GSF Müzik Bölümü öğretim üyesi Özer Akçay ve arkadaşları da canlı performansları ile sahnedeki oyunculara eşlik ediyor.
TÜRK TİYATROSUNUN FENOMEN OYUNU
Birçok ülkede oynanarak, Türk tiyatro tarihinde bir fenomen hâline gelmiş ve hâlen güncelliğini koruyan ‘Keşanlı Ali Destanı’nda; Sineklidağ, büyük bir kentin eteklerinde yer alan, gecekondulardan oluşmuş, ezilen, yoksul insanların yaşadığı bir varoştur. Keşanlı Ali, Çamur İhsan’ı öldürmekten hapse düşmüştür ve hapisten bir kahraman olarak çıkagelir. Ali’nin iki dramı vardır: Birincisi, suçsuzdur; ikincisi, aşık olduğu Zilha, Çamur İhsan’ın yeğenidir ve ona düşmanca davranmaktadır. Muhtar seçilen Ali, Sineklidağ’da yeni bir düzen oluşturur ama yüreğiyle beyni arasında ciddi çatışma yaşamaktadır. Şef olarak, toplumuna; insan olarak, duyduğu aşka sorumludur. Ali ‘Destan’ı kullanmaya karar vermiştir. Çünkü “Bu toplumda sessiz, sakin, efendi olursan her zaman dayak yer, ezilirsin. Ama terbiyesiz, güçlü, zalim, ne dediğini bilmeyen biri olursan, o zaman saygı görürsün”. Ali, hapiste bunu öğrenmiş ve yeni bir Ali’yi fark etmiştir.
“SÖMÜRÜ DÜZENİNE İRONİK BİR ELEŞTİRİ”
Oyunun yönetmeni Prof. Dr. Ayşe Pınar Aras, gösterilen ilgiye teşekkür etti.
Prof. Dr. Aras 1950’lerde Türkiye’de tarım alanında makineleşmenin artmaya başlaması ile toprağa bağlı çalışan köylülerin işsizlik sorunu ortaya çıktığını anımsatarak ,”Bu durum zorunlu olarak iç göçleri doğurmuş ve köylerden büyük kentlere göçler başlamıştır. Kentlere yapılan bu göç, ‘gecekondulaşma’, ‘sınıf farklılıkları’ ve ‘çarpık düzen’ gibi toplumsal sorunları da beraberinde getirmiştir. Haldun Taner’in 1964 yılında yazdığı ve Çağdaş Türk Tiyatrosu’nun en iyi örnekleri arasında yer alan ‘Keşanlı Ali Destanı’ Anadolu’nun çeşitli bölgelerinden göçen ve Sineklidağ adındaki bir gecekondu mahallesinde yaşayan insanların karşılaştığı sorunlara odaklanır. Oyunda Sineklidağ Mahallesi özelinden yola çıkılarak dönemin göç sorunsalına, göçün oluşturduğu çarpık yapılaşmaya ve sömürü düzeninin işleyiş mekanizmalarına ironik bir toplumsal eleştiri getirdik” diye konuştu.
“MAHALLE KAVRAMINI HATIRLATIYORUZ”
Yönetmen Yardımcısı Doç.Dr. Tamer Temel ise oyun kalabalık kadrosuyla koskoca bir gece kondu mahallesinin, ülkenin dört bir yanından büyük umutlarla göç eden insanlarını, çarpık bir düzen içerisindeki çaresiz çırpınışlarını gerek komik, gerek trajik sahnelerle anlattığını söyledi.
Doç. Dr. Temel, “Keşanlı Ali Destanı’ ile aynı zamanda Türk milletinin bir mekân olarak en büyük değerlerinden olan ancak unutulmaya yüz tutmuş olan mahalle kavramını da bir kez daha hatırlatıyoruz. Mahalledeki aşkları, dayanışmayı ve kavgayı, kimi zaman samimi kimi zaman sahte insan ilişkilerini, ortak bir kamusal olan mahallenin tüm yönlerini oyunda görmek mümkün” dedi.
Atatürk Üniversitesi GSF Sahne Sanatları Bölümü akademisyen ve öğrencilerini sahnelediği ‘Keşanlı Ali Destanı’, Anadolu’nun birçok şehrinde turne yaparak Üniversiteler Arası Tiyatro Festivali’ne de katılacak.
Atatürk Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi (GSF) Sahne Sanatları Bölümü akademisyen ve öğrencileri, sahneledikleri 'Keşanlı Ali Destanı' ile ayakta alkışlanıyor. Prof. Dr. Ayşe Pınar Aras'ın yönetmenliğini yaptığı müzikal oyun GSF Gösteri Merkezi'nde haftada iki gün seyirci ile buluşuyor.
Cumhuriyet dönemi Türk edebiyatının önde gelen yazarlarından Haldun Taner’in başyapıtlarından olan ve dünyanın birçok ülkesinde sahnelenen Keşanlı Ali Destanı’ adlı oyun bu kez Atatürk Üniversitesi’nde sahneleniyor.
Atatürk Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi (GSF) Sahne Sanatları Bölümü akademisyen ve öğrencileri tarafından sahneye konulan ‘Keşanlı Ali Destanı’, tiyatroseverler tarafından ayakta alkışlanıyor. GSF Gösteri Merkezi’nde haftada iki gün seyirci ile buluşan oyun Öğretim Görevlisi Selim Cinisli’nin dekor, Bekir Beğen’in kostüm, Fatih Yarşi’nin ışık tasarımı ile izleyenleri adeta büyülüyor.
58 YIL SONRA YENİDEN ÖZGÜN MÜZİK YAPILDI
Atatürk Üniversitesi GSF Sahane Sanatları Bölüm Başkanı Prof.Dr. Ayşe Pınar Aras’ın yönettiği oyunda, GSF Sahne Sanatları Bölümü’nde eğitim gören öğrenciler rol alıyor. Türk tiyatrosunun klasiklerinden olan ‘Keşanlı Ali’nin 1964 yılında Yalçın Tura tarafından bestelenen müzikleri de yenilendi. GSF Sahne Sanatları Bölümü öğretim görevlilerinden Orhan Kaplan, ‘Keşanlı Ali Destanı’ için 58 yıl sonra yeniden özgün müzik yaptı. GSF Müzik Bölümü öğretim üyesi Özer Akçay ve arkadaşları da canlı performansları ile sahnedeki oyunculara eşlik ediyor.
TÜRK TİYATROSUNUN FENOMEN OYUNU
Birçok ülkede oynanarak, Türk tiyatro tarihinde bir fenomen hâline gelmiş ve hâlen güncelliğini koruyan ‘Keşanlı Ali Destanı’nda; Sineklidağ, büyük bir kentin eteklerinde yer alan, gecekondulardan oluşmuş, ezilen, yoksul insanların yaşadığı bir varoştur. Keşanlı Ali, Çamur İhsan’ı öldürmekten hapse düşmüştür ve hapisten bir kahraman olarak çıkagelir. Ali’nin iki dramı vardır: Birincisi, suçsuzdur; ikincisi, aşık olduğu Zilha, Çamur İhsan’ın yeğenidir ve ona düşmanca davranmaktadır. Muhtar seçilen Ali, Sineklidağ’da yeni bir düzen oluşturur ama yüreğiyle beyni arasında ciddi çatışma yaşamaktadır. Şef olarak, toplumuna; insan olarak, duyduğu aşka sorumludur. Ali ‘Destan’ı kullanmaya karar vermiştir. Çünkü “Bu toplumda sessiz, sakin, efendi olursan her zaman dayak yer, ezilirsin. Ama terbiyesiz, güçlü, zalim, ne dediğini bilmeyen biri olursan, o zaman saygı görürsün”. Ali, hapiste bunu öğrenmiş ve yeni bir Ali’yi fark etmiştir.
“SÖMÜRÜ DÜZENİNE İRONİK BİR ELEŞTİRİ”
Oyunun yönetmeni Prof. Dr. Ayşe Pınar Aras, gösterilen ilgiye teşekkür etti.
Prof. Dr. Aras 1950’lerde Türkiye’de tarım alanında makineleşmenin artmaya başlaması ile toprağa bağlı çalışan köylülerin işsizlik sorunu ortaya çıktığını anımsatarak ,”Bu durum zorunlu olarak iç göçleri doğurmuş ve köylerden büyük kentlere göçler başlamıştır. Kentlere yapılan bu göç, ‘gecekondulaşma’, ‘sınıf farklılıkları’ ve ‘çarpık düzen’ gibi toplumsal sorunları da beraberinde getirmiştir. Haldun Taner’in 1964 yılında yazdığı ve Çağdaş Türk Tiyatrosu’nun en iyi örnekleri arasında yer alan ‘Keşanlı Ali Destanı’ Anadolu’nun çeşitli bölgelerinden göçen ve Sineklidağ adındaki bir gecekondu mahallesinde yaşayan insanların karşılaştığı sorunlara odaklanır. Oyunda Sineklidağ Mahallesi özelinden yola çıkılarak dönemin göç sorunsalına, göçün oluşturduğu çarpık yapılaşmaya ve sömürü düzeninin işleyiş mekanizmalarına ironik bir toplumsal eleştiri getirdik” diye konuştu.
“MAHALLE KAVRAMINI HATIRLATIYORUZ”
Yönetmen Yardımcısı Doç.Dr. Tamer Temel ise oyun kalabalık kadrosuyla koskoca bir gece kondu mahallesinin, ülkenin dört bir yanından büyük umutlarla göç eden insanlarını, çarpık bir düzen içerisindeki çaresiz çırpınışlarını gerek komik, gerek trajik sahnelerle anlattığını söyledi.
Doç. Dr. Temel, “Keşanlı Ali Destanı’ ile aynı zamanda Türk milletinin bir mekân olarak en büyük değerlerinden olan ancak unutulmaya yüz tutmuş olan mahalle kavramını da bir kez daha hatırlatıyoruz. Mahalledeki aşkları, dayanışmayı ve kavgayı, kimi zaman samimi kimi zaman sahte insan ilişkilerini, ortak bir kamusal olan mahallenin tüm yönlerini oyunda görmek mümkün” dedi.
Atatürk Üniversitesi GSF Sahne Sanatları Bölümü akademisyen ve öğrencilerini sahnelediği ‘Keşanlı Ali Destanı’, Anadolu’nun birçok şehrinde turne yaparak Üniversiteler Arası Tiyatro Festivali’ne de katılacak.
- Emin Ongan Bugün
- Funda Erdal Dün
- Metin And 19 Eylül
- Atakan Hoşgören 17 Eylül
- Orhan Şevki 17 Eylül
- Yunus Emre Genç 16 Eylül
- Natalie Zahle 10 Eylül
-
Dilber Ay
305
-
Faruk Süren
250
-
Ajda Pekkan
245
-
Sadettin Saran
220
-
Muhammed Yakut
204
-
Çağan Atakan Arslan (Soldier)
174
-
Seda Sayan
174
-
Sahrap Soysal
165
-
Biricik Suden
154
-
Rahmi Özkan
126
-
Muhammed Ali
118
-
Müge Dağıstanlı
109
-
Oktay Kaynarca
108
-
Bülent Ersoy
107
-
Semiramis Pekkan
107
-
Sahrap Soysal
165
-
Ozan Gündoğdu
83
-
Dilber Ay
305
-
Banu Alkan
53
-
Ayşenur Arslan
101
-
Vahide Gördüm
70
-
Müşerref Akay
68
-
Albert Einstein
59
-
Muazzez Ersoy
71
-
Kıvanç Tatlıtuğ
56