FB TW PIN NWS

Rosetta Taşı

Rosetta Taşı

Rosetta Taşı, 1799 yılında Napolyon Bonapart'ın Mısır Seferi sırasında Mısır’da bir kale yapımı sırasında Fransız askeri tarafından rastlantı sonucu bulunmuştur. Taş belli başlı üç Mısır tapınağına gönderilmek üzere üç farklı dilde yazılmıştır. Bu diller Demotik (mısır halkının kullandığı dil), hiyeroglif ve Antik Yunancadır. Taşın üç farklı dilde yazılması hiyeroglif yazısının esrarının çözülmesine vesile olmuş ve Rosetta taşı hiyeroglif yazısının esrarını çözen taş olarak tarihe geçmiştir.

Yapılan incelemelerde bu taşın yapım tarihi MÖ. 200’lü yıllara dayandırılmıştır. Yazıtın üç farklı dilde yazılmasının nedeni Mısır halkının, Mısır asillerinin ve Yunanların bu antlaşmayı kolaylıkla okuyabilmeleridir.

Yüzyıllar boyunca gizemi çözülmeyen hiyeroglif yazısı Napolyon Bonapart'ın 1799 yılındaki Mısır seferi sırasında aslen asker olan mühendisi Pierre-François Bouchard’ın kale yapımında keşfettiği Rosetta Taşının yardımıyla çözülmüştür. Fransızlar bölgeye birçok bilim adamı ve arkeolog sevk ederek, Kahire’de mısır medeniyetleri enstitüsünü kurmuş ve Rosetta taşını bu enstitüye taşımışlardır. Hiyeroglif yazısı çözülmeden önce arkeologlar bu yazının Mısır’ın tufandan önceki medeniyetlerine ait olduğunu düşünmüşlerdir. MÖ 196 yılında yazıldığı tahmin edilen bu taş adını Mısır sahil kıyısında yer alan ve MS. 800’lerde Harun Reşid tarafından kurulan Reşit adındaki kasabadan almıştır. Fransızların kale inşası sırasında buldukları Rosetta Taşı nedeniyle kasabaya Fransızlar tarafından “Rosetta” ismi verilmiştir. Ağırlığı 760 kg olan bu taş 114 cm uzunluğunda ve 72 cm genişliğindedir. Oluşumuna neden olan maddeler kesin olarak bilinmese de Rosetta Taşı granit ya da siyah bazalttan oluşmaktadır.

Rosetta taşındaki hükmün bir örneği Nil Nehrindeki adada bulunan Philae Tapınağına kazınmıştır. O güne kadar okunamayan demotik ve hiyeroglif yazılarının yanında bulunan yunanca bir metin (yazıt 3 dilde yazıldığı için) araştırmacıların ilgisini çekmiştir. Bu taşın sırrını 1822 yılında hiyeroglif yazısını da çözen Jean-Francois Champollion çözmüştür. Hiyeroglif yazısının çözülmesi üzerine araştırmaya devam edilen bu antik dil, 1914 yılında Thomas Young tarafından tamamen çözülmüştür. Hiyeroglif yazısının çözülmesi ile “egyptology” olarak adlandırılan eski mısır bilimi oluşturulmuş ve geçmişte bulunan hiyeroglif eserlerine açıklık kazandırılmıştır.

Fransızlar, Osmanlı ve İngiliz orduları karşısında daha fazla direnememiş ve teslim olmuşlardır. Bunun üzerine İngilizler Rosetta taşını almak istemişlerdir fakat General Meneou, İngilizler’e “Rosetta Taşı benimdir her şeyi alın ama taşı vermem” demiştir. Sonunda İngilizler taşı alıp gemiyle Londra’ya yollamışlardır. Rosetta taşı, 1802’den beri British Museum'da sergilenmektedir.

Rosetta taşındaki üç farklı dilde yazılan metinlerin aynı anlamı ifade ettiği çok sonradan anlaşılabilmiştir. Antik Mısır'da bazı rahipler artan vergiler nedeniyle çocuk firavun V. Ptolemy’ye karşı ayaklanmışlardır. Diğer rahipler ise V. Ptolemy'e sadık kalmaya karar vermiş ve Memfis'te toplanarak firavuna bağlılıklarını bildirmişlerdir. Rosetta taşındaki fermanda, firavunun isyanı bastırışı, rahiplere verdiği destek, tutukluları serbest bırakışı, vergileri azaltışı ve vergi borçlarını affedişi anlatılmaktadır. Bunun yanında firavuna dua etmek doğum gününü kutlamak gibi yüceleştirici tabulara da yer verilmiştir. Fermanın sonunda “Ferman, üç dilde taşa kazınacak ve tapınaklara yerleştirilecek” yazmaktadır.