FB TW PIN NWS

Çapanoğulları ayaklanması

Çapanoğulları ayaklanması


15 Mayıs – 27 Ağustos 1920 tarihleri arasında Yozgat ve çevresinde İstanbul Hükümetini destekleyen Hürriyet ve İtilaf Partisinin Yozgat başkanı Çapanoğlu Edip ve kardeşi Celal’in öncülüğünde çıkan ayaklanmadır.

Çapanoğlu isyanı; Milli Mücadele yıllarının başında çıkan bir olaydır. Bu hareket, Çapanoğulları ailesi dışında başlamış, daha sonra bir anlamda bu aile, isyanın içerisine çekilmiştir. Bu nedenle de bu olaya “Yozgat İsyanı” değil de “Çapanoğlu isyanı” denilmiştir. Bu geniş ailenin sadece bir kısmı isyana teşebbüs etmiş, diğerleri tamamen olayın dışında kalmıştır. Zaten, Yozgat halkı da bu olayı hiç benimsememiş, hatta Milli Mücadele’nin başarıya kavuşması için gayret sarf etmiştir.

Çapanoğlu İsyanı’nın lideri konumunda olan Edip, Celal ve Halit Bey’ler Çapanoğlu Süleyman Bey’in üçüncü kuşaktan torunu olan Hacı Osman Nuri Bey’in oğullarıdır. Hacı Osman Nuri Bey’in dördüncü oğlu olan Salih Bey ise, bu hadisenin tamamen dışında kalmıştır.

Çapanoğlu İsyanları’nın genel olarak üç sebebi üzerinde durulur:

1- Çapanoğlu Celal Bey’lerin İttihat ve Terakki Partisi’nin kötü muamelelerine maruz kalmaları nedeniyle Anadolu’nun kurtuluşu için başlatılan Milli Kurtuluş hareketini bir İttihat ve Terakki hareketi olarak değerlendirmeleri

2- Daha önce Anadolu’daki ayanlar arasında en güçlü olan bu ailenin nüfuzu oldukça büyüktü. Son zamanlarda nüfuzunu yitiren bu ailenin tekrar aynı güce ulaşmanın yollarını aramış olmaları

3- Yozgat’ta daha önceleri “Celali İsyanları, Baba Zünnûn İsyanları ve Baba’i İsyanları” gibi isyanlar da yaşanmıştır. Bu isyanların hemen hepsi çeşitli inançların istismarı şeklinde ortaya çıkmış olup, mevcut idareyi ele geçirmek gibi bir hedefleri de yoktur. Çapanoğlu İsyanı’nı da bir an böyle düşünülecek olursa, bunların Kuvayi Milliye’yi desteklemeleri gerekirdi. Fakat durum aksine tezahür ettiğine göre bu hadisenin sebebinin farklı olduğu açıkça ortaya çıkmaktadır.

Mustafa Kemal Paşa, Erzurum ve Sivas Kongrelerinden sonra Ankara’ya gelerek “Heyet-i Temsiliye”nin Kuva-yı Milliye hareketini tam olarak yürütebilmek için Milli Kurtuluşa taraftar görünmeyen bazı kişileri görevlerinden almıştır. Bu kişiler arasında, Afyon Mutasarrıfı Çapanoğlu Celal Bey’in yerine Muhasebeci Arif Hikmet Bey, Yozgat Mutasarrıf vekili olarak tayin edilmiştir. Heyet-i Temsiliye Ankara’da bir toplantı yapmış, yönetimi daha esaslı ve sağlam temeller üzerine oturtmak amacıyla 19 Mart 1920’de her tarafa telgraflar göndererek, bu iş için temsilci seçilip gönderilmesini istemiştir.

Çapanoğlu Celal ve Edip Bey’ler bu seçime, Padişaha bir isyan olarak değerlendirerek karşı çıkarılsa da, Yozgat Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti, Çapanoğullarının bu itirazlarını dikkate almadan temsilcileri seçmişlerdir. Bölgedeki ilk huzursuzluklar Yozgat dışında, Yenihan (Han-ı Cedit=Yıldızeli)’da ortaya çıkmıştır. Yenihan İsyanını başlatanların ele başısı durumunda olan Postacı Nazım ve Kara Mustafa adlı iki kişi, Yıldızeli-Akdağmadeni arasındaki köylerde dolaşarak, İstanbul Hükümeti lehine propaganda yapmaya başlamışlardır.

14 Mayıs 1920’de Yıldızeli-Kaman Köyü’nde toplantı yapan Postacı Nazım ve adamları Ankara Hükümetine karşı isyan ettiklerini ilan ederler. Bu olaylar karşısında hiç bir tedbir alamayan Yıldızeli Kaymakamı görevinden alınarak, yerine Jandarma Kumandanı İshanı Bey vekaleten atanır. Yıldızeli’ndeki olayların gün geçtikçe büyümesi üzerine buraya Sivas’tan bir süvari bölüğü gönderilirken asilerde boş durmuyor halkı sürekli kendi emelleri doğrultusunda Milli Hareket’le ilgili olmayan sözlerle zehirlemeye devam ediyorlardı. Durumun gün geçtikçe kötüye gittiğini gören Sivasi 3. Kolordu Komutanı Albay Hüseyin Selahattin Bey, piyade taburunu Jandarma Binbaşı Kemal komutasında Yıldızeli’ne, 10.Alayın ikinci taburunu Zile’ye ve Tokat’ta bulunan 3. taburu da yine Yıldızeli’ne gönderir.

Hadise oldukça büyümüş, bölgenin tamamını sarmış ve bu isyanların önlenebilmesi için bir hayli güçlük çekilmiştir. Ayaklanmalar üzerine gönderilen düzenli birlikler başarılı olamayınca Sivas Müdafaa-i Hukuk üyesi Halil Bey, 27-28 Mayıs 1920’de Yıldızeli’nden “Her tarafta idare makamları atıl ve ruhsuzdur. Acele imanlı ve fedakar kimseler idare başına geçirilmezse durum çok tehlikeli bir hal alacaktır” diye heyet-i Temsiliye’ye bir telgraf gönderir. Aynı günlerde Erkan-ı Harbiye idare başına geçirilmezse, durum çok tehlikeli bir hal alacaktır.” demiştir.

Aynı günlerde Erkan-ı Harbiye-yi Umumiye Reisi Albay İsmet Ankara’dan gönderdiği emirde: “Kaymakam ile birlikte mahalli bir kuvvet teşkiline başlanmasını ve bu kuvvetin silahlarının Kayseri Askerlik Dairesi Başkanlığından istenmesi için Akdağmadeni Askerlik Şubesi Başkanlığına talimat verilmiştir.” diyerek, bu bölgenin huzurunun sağlanması için yine bölgedeki kuvvetlerden istifade edilmesinin istemiştir. Çünkü, bu yıllarda Batı Anadolu’da Yunan ilerleyişi ile uğraşılmakta ve askeri gücün iç bölgelerde kullanılması istenmekteydi.

Bu arada Mustafa Kemal Paşa, Yıldızeli ve Zile’de bulunan bazı kişileri uyarma ve olumlu fikirler aşılamak için bunların lideri konumunda bulunan Çelebi Efendi’nin harekete geçirilmesi istemiştir. Bununla ilgili olarak Mucur Askerlik Şubesi Başkanlığı’na talimat gönderilmiştir. TBMM üyesi olan Bektaşi Şeyhi Çelebi Efendi, hasta olduğunu beyan ederek böyle bir yardıma katılamayacağını ifade etmiştir. Ankara çevresinde bulunan kuvvetlerin Düzce isyan bölgesine gönderilmesi, Sivas’taki 3. Kolordu’nun önemli bir kısmının da Pontuşçuları takip etmesi, eldeki diğer taburların da ancak, şehirlerin iç emniyetini koruyacak durumda olması nedeniyle isyan bastırılamamış, Sivas ve Tokat gibi büyük şehirler de tehlikeye düşmüştür.

Bunun üzerine İsmet Paşa (İsmet İnönü), Kazım Karabekir Paşa’ya bir telgraf göndererek, isyanın bastırılması için süvari birliği istemişse de, doğudaki Ermeni Meselesi yüzünden bu birlik gönderilememiştir. Duruma müdahale etmek için Gaziantep çevresinde bulunan Kılıç Ali Bey, 80 kadar adamıyla beraber 1 Haziran 1920’de Yozgat’a gönderilmiştir. Mehmet Hulusi Efendi, Yozgat’a gelen Kılıç Ali Bey’e Çapanoğullarının tutumlarını anlatmış, Kılıç Ali Bey de bir tedbir olması amacıyla kendisine anlatılanları Ankara’ya bildirmiştir. Celal ve Edip Bey’lerin evlerini de göz hapsinde tutmaya başlamıştır.

Yozgat’ta olup bitenleri öğrenen Çapanoğlu Halit Bey, oturduğu Arapseyfi Köyü’nden Yozgat’a gelmeye karar verince, işlerin büyüyeceğinden endişelenen Kılıç Ali Bey, müfrezesini alarak Boğazlıyan’a çekilmiştir. Mustafa Kemal Paşa, Çapanoğullarının tutumlarından tatsız bir sonuç çıkmaması için, Yozgat Mebuslarından; Çapanoğullarının, memleketin içinde bulunduğu durumu anlatmalarını ve bu yanlış tutumlarından vazgeçmelerini sağlamalarını istemiştir. Bunun üzerine Süleyman Sırrı ve Rıza Bey’ler Yozgat’a gelmişler durumu Çapanoğullarına anlatmışlarsa da, onları ikna edememişlerdir. Bu tavır üzerine olaya karışan Çapanoğullarının tutuklanarak Ankara’ya gönderilmesi istenmiştir.

Erkan-ı Harbiye-yi Umumiye Reisi Albay İsmet, 7 Haziran 1920’de Sivas’taki 3. Kolordu Komutanı Albay Selahattin Bey’e bu tutuklama emrinin yerine getirilmesi için duyuruda bulunmuş, Selahattin Bey de görevin ifası için Yozgat Mutasarrıf Vekili Arif Hikmek Bey’i görevlendirmiştir. Arif Hikmet Bey Çapanoğullarının adamı olduğundan bu haberi Celal ve Edip Bey’lere duyurması üzerine, bu kişiler 8 Haziran 1920’de ailelerini de yanlarına alıp, Yozgat’ı terkederek Sorgun (Köhne)’a giderek, küçük kardeşleri Halit Bey’in güçleriyle birleşmişlerdir. Ertesi gün Yozgat’ta sıkıyönetim ilan edilir ve Komutanlığına da Kılıç Ali Bey getirilmiştir. Yozgat’ın dışında bulunan ve isyan etmeye karar veren Çapanoğulları yanlarına taraftar toplarken, Tokat ve Zile dışında bulunan Postacı Nazım ile de irtibat kurmak suretiyle ondan yardım almayı düşünürler.

Çapanoğulları, 13 Haziran 1920’de Sorgun’u, 14 Haziran’da da Yozgat’ı ele geçirirler. Yozgat’a giren kişilerin elebaşıları arasında Çapanoğlu Celal ve Edip Bey’ler ile Halit Hakkı, Salih Şekip, Mahmut İhsan ve Muhlis gibi kişiler de bulunmaktaydı. Zaten, olayı organize edenler de bunlardı. İsyancılar, 23-24 Haziran’da Boğazlıyan’a saldırarak, Kılıç Ali Bey’in buradan çekilmesine neden olurlar. Bu olay isyancılara cesaret vermiş, çevreden kendilerin yeni katılımlar olmasını sağlamıştır. Asilerden bir grup da, 16 Haziran’da Alaca’yı ele geçirir.

Çapanoğlu İsyanı; Sivas tarafından Karaman, Çamlıbel, Boğazlıyan; kuzeyde, Tokat- Zile; ve kuzeydoğuda ise, Alaca çevresine yayılmıştı. Ayaklanma oldukça ciddi boyutlara ulaşmış, Ankara’yı tedirgin etmişti. İsyan bölgesine gönderilen derme -çatma ordu kalıntıları hiç bir başarı sağlayamadıkları gibi, yer yer de dağılmışlardır. Bu isyanın uzun sürmesinin nedenleri başında, Ankara’nın elinde muntazam bir gücün bulunmaması, isyan eden kişilerin de bu vatanın evlatları olması nedeniyle, boş yere kardeş kanının akıtılmak istenmemesi ve Batı Anadolu’da Yunanlıların her geçen gün biraz daha topraklarımızda ilerleme tehlikesidir gelmektedir.

Ayrıca, İngilizlerin yaptırdığı olumsuz propagandalar da bunda etken olmuştur. 19 Haziran 1920’de Erkan-Harbiye-yi Umumiye’nin aldığı bir kararla, Çerkes Ethem Ankara’ya çağrılmış ve Çapanoğlu İsyanını bastırmaya memur edilmiştir. 20 Haziran 1920’de Ankara’dan hareket eden Çerkes Ethem, 23 Haziran sabahı Yozgat’a ulaşır. Yozgat’ta öğleye kadar yapılan çarpışmalar neticesinde şehir ele geçirilir. Yozgat’ın ele geçirilmesi sırasında Çapanoğulları şehri terkettiklerinden dolayı yakalanamazlar. Şehirdeki çarpışmalara, Ermeniler de isyancıların safında yer almış, hatta bir türlü teslim olmayan Ermeniler, ancak evlerinin yıkılması sonucunda teslim olmuşlardır.

Çerkes Ethem, Yozgat’a tamamen hakim olduktan sonra Hıyanet-i Vataniye Kanunu’na dayanarak bir Askeri Mahkeme kurarak, isyana katılanları cezalandırmıştır. Çerkes Ethem, Yozgat’tan kaçan isyancıların Alaca’da toplandığı haberini alınca, Yozgat’ta 200 kişilik bir kuvvet bırakarak, 24-25 Haziran 1920 gecesi Alaca’yı kuşatmış, ertesi günü de kazaya hakim olmuştur. Alaca’da tutunamayacaklarını anlayan asiler, bu defa da savunması daha elverişli olan Yozgat-Alaca yolu üzerinde sarp bir boğazda bulunan Arapseyfi’de toparlanmaya başlamışlardır.

Asilerin düşüncesi, Ethem’in asıl kuvvetlerinin Alaca’da bulunması sebebiyle Alaca’dan Yozgat’a dönerken bu geçitte onu pusuya düşürerek yenmekti. Bu durumun farkında olan Ethem, Alaca’da iki gün kalarak, asilerin tamamının Arapseyfi’de toplanması için onlara zaman kazandırmak istemiştir. Çerkes Ethem böylece, asilerin hepsini bertaraf edecekti. Nihayet, 27 Haziran günü Alaca’dan ayrılan Ethem önden küçük bir kuvveti ileri sevk ederek asillerin mevzîlendiği yerleri tespite çalışmıştır.

Durum, Ethem’in düşündüğü gibi gerçekleşince, boğazın etrafını sararak, asileri iki ateş arasında bırakıp direnişlerini bertaraf etmiştir. Böylece, asilerin direnme gücü Arapseyfi’de kırılmıştır. Mustafa Kemal Paşa, Ethem’e bir telgraf göndererek, onun bu başarısını kutlamıştır. Çerkes Ethem, Arapseyfi’de asilerin direnişini kırdıktan sonra arta kalanların da ortadan kaldırılması için 27 Haziran 1920’de Çolak İbrahim komutasındaki 2. Kuvve-Seyyare kuvvetleri batıdan ve Albay Refet Kuvvetleri kuzeyden gelerek, bölgenin emniyete kavuşmasını sağlamışlardır.

-------------------------------------------000000000000000000-------------------------------------------------

Eskiden Ankara vilâyetinin bir sancağı olan Yozgat, Mütareke sırasında Ankara 20. Kolordu bölgesine, Yozgat ise merkezi Sivas’ta bulunan 3. Kolordu bölgesine bağlıydı. Yozgat mutasarrıfı Necip Bey, Ankara valisi Muhittin Paşa gibi İttihatçı düşmanı ve koyu padişah taraflısıydı. Bu nedenle, ikisi de Heyeti Temsiliye tarafından işbaşından uzaklaştırıldı. Fakat Yozgat’ta Çapanoğulları da Hürriyet ve İtilâf’çıydılar ve Damat Ferid Paşa’yı destekliyorlardı. Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne üye seçimi için yapılan toplantıda böyle bir seçimin yasalara aykırı olduğunu ileri sürerek bu harekete karşı çıkmışlardı. Çapanoğlu Edip ve Celâl beyler, Yozgat’ın çeşitli ilçe, bucak ve köylerinde örgütler kurduktan sonra, 1920 Mayıs ortasından başlayarak birçok yerde başkaldırmalar görüldü.

Posta müteahhitliği yaparken iflâs ettiği için “Postacı” diye anılan Nâzım Bey, Tokat’ın güneyindeki Yıldızeli ilçesinde Halife Ordusu adını verdiği bir hilafetçi çete kurmuştu. Ayaklanmaya hazırlananlar, Sivas Kongresinin vergileri yükselttiğini, yine seferberlik ilân edilerek, tekâlifi harbiye (savaş yükümlülükleri) getirileceğini, Kuvayı Milliye’cilerin yaptıkları bu işlere padişahın rızası olmadığını, bunları önlemek için Halife Ordusu’nun Sivas’a kadar geldiğini halka yayıyorlardı.

Sulusaray kasabasında da bu tip kıpırdanmalar başlayınca, 3. Kolordu komutanı albay Hüseyin Selâhattin Bey, düzeni sağlamak üzere, Sivas’tan, Amasya’dan, Tokat’tan bu merkezlere taburlar yolladı. Fakat gönderilen birlikler, yollarda köylülerin saldırısına uğrayarak kayıplar verdi.

İstanbul basınında çıkan II. Anzavur Ayaklanmasının bastırılmasıyla ilgili abartmalı haberler, Tokat dolaylarındaki Çerkezler arasında büyük bir tepki uyandırınca Yıldızeli kaymakamı azledildi ve yerine vekil olarak jandarma komutanı atandı. Asiler, Hıyaneti Vataniye Kanunu’nun uygulanmamasını, padişah ile uyuşulmazsa asker ve vergi vermeyeceklerini bildirdiler.

Yozgat-Tokat yöresinde ayaklanmayı bastırmak için tedbirler alınırken, bir yandan da asilerin nasihatçılar aracılığıyle ikna edilmeye çalışılıyordu. Erkânı harbiye Reisliği, bu ayaklanma için, Erzurum’daki 15. Kolordu komutanı Kazım Karabekir Paşa’dan süvari birlikleri istedi. Doğu Cephesi’nden de yardım olarak Ebuhindili Cafer Bey komutasında topu topu 30-40 kişilik atlı iki milis müfrezesi geldi.

Tokat ve Sivas da tehdit altındaydı. TBMM Hükümeti, Kılıç Ali Bey’i ayaklanmaları bastırmak için Antep’ten Yozgat’a göndermişti. Haziran başlarında Kılıç Ali, ayaklanmaya katıldıkları halde Çapanoğulları’nın nüfuzu kırılmadığı için, Yozgat halkının Hükümet’i zayıf gördüğünü, kendi kuvvetlerinin yetersiz kaldığını bildiriyor, hemen yardım gelmezse “bizim için buradan çekilmek, hattâ kurtulmak mümkün olmaz” diyordu. Bastırmayla görevli birliklerin bu moral bozukluğu, ayaklanmanın başka köylere de sıçramasını kolaylaştırdı. Kılıç Ali Bey, destek almasına rağmen, korku içindeydi. Çapanoğlu Celâl, Kılıç Ali’ye bir mektup göndererek. Halife Ordusu’nun Mustafa Kemal Paşa ile yedi arkadaşını yakalamak üzere Kırşehir’den Ankara’ya yürüyeceğini açık açık yazmaktan çekinmemişti. 21 Haziran günü, asiler Kılıç Ali müfrezesine Boğazlıyan’da saldırdılar. Kılıç Ali, birkaç arkadaşıyle birlikte zor kaçtı; subay ve askerlerinden çoğu kurtulamadı, silâhları da asilerin eline geçti.

Kılıç Ali Bey, Erkânı harbiye’nin emriyle, Çapanoğulları’nın Yozgat’tan dışarı çıkmamaları için tedbirler aldıysa da, daha önce Ankara’da vali Muhittin Paşa görevinden alınınca, yerine vekil olarak atanan defterdar Yahya Galip Bey’in Çapanoğullarına bir minnet borcu vardı. Yozgat’ın mutasarrıf vekili, jandarma komutanı gibi belli başlı yöneticileri ise, zaten Çapanoğulları’nın etkisi altındaydılar. Bu sebeple, Kılıç Ali Bey şehirden ayrılınca Çapanoğulları’nın kaçıp ayaklanan köylülerle birleşmelerine göz yumulmuştu. Oysa, ayaklanmanın elebaşıları hemen 600 kişilik bir kuvvetle dönerek 14 Haziranda Yozgat’ı ele geçirdiler. Bunun üzerine ayaklanma hızla komşu köylere yayıldı. Erkânı harbiye Reisliği, Çorum ve Çankırı’yı da tehlikede gördüğü için büyük bir telâşa düşerek derhal albay Refet Bey’i Çerkeş’ten çağırdı; Çerkes Ethem ve Çolak İbrahim Bey kuvvetleri de zaten daha önce Ankara’ya çağrılmıştı.

Çerkes Ethem, Düzce Ayaklanması’nı bastırdıktan sonra, yaklaşan yunan saldırısına karşı bir an önce Eskişehir üstünden Salihli Cephesi’ne dönmek istiyordu; fakat Ankara’da Mustafa Kemal Paşa, İsmet İnönü ve Fevzi paşalar (Mustafa Fevzi Çakmak) Batı Cephesi’nin güvenlik içinde bulunduğunu, bu iç ayaklanmanın ise onun yardımı olmadan bastırılamayacağını belirttiler. 20 Haziran sabahı, “Kuvayı Tedibiye Umum kumandanı” sıfatıyla Çerkes Ethem Bey, emrinde 70 subay, 2100 piyade, 1300 hayvan, aynca top ve makineli tüfeklerle Yozgat’a hareket etti.

23 haziran günü sabahtan öğleye kadar süren bir çarpışmadan sonra şehri aldı. Hemen kurulan harp divanının kararıyle 12 kişiyi astırdı: mutasarrıf, müddeiumumi, şer’iye hâkimi ve bazı elebaşıları idam edilenler arasındaydı. Çapan beyleri köylere kaçarak yeniden toparlanmaya çalıştılar. Çerkes Ethem Bey ertesi gün kuzeydeki Alaca’ya yürüdü ve burasını da temizledi. Çapanoğulları, onu dönüşünde pusuya düşürmek için kuvvetlerini Arapseyf boğazında gizlemişlerdi. Çerkez Ethem bunu öğrenince, hemen Arapseyf boğazına yürüdü ve 27 Haziran günü asilere ağır bir darbe indirdi. Çolak İbrahim Bey’in ikinci Kuvayı Seyyaresi’nin batıdan, albay Refet Bey’in süvari ve piyade birliklerinin de kuzeyden ayaklanma bölgesine yaklaşmalarıyle. Birinci Yozgat Ayaklanmasının en önemli bölümü sona erdirildi. Bundan sonra, küçük birlikler iki ay süreyle yerel temizlikler yaptılar.